Genç yaşta kanser – yeni pandemi mi?
Dr. Elitsa Becheva-Kraichir ile röportaj
Geleceğin doktorları, eğitimleri sırasında, uzmanlık alanlarına bakılmaksızın her birinin kaçınılmaz olarak profesyonel olarak ve ne yazık ki çoğu zaman kişisel olarak karşılaşacakları kanserle ilgili bazı temel kuralları öğrenirler. Tıp doktorlarının anladığı ilk şey, bunun tek bir hastalık olmadığı, modern insanın en büyük hastalık gruplarından biri olduğudur. Kötü huylu neoplazmlar veya neoplazmalar olarak da adlandırılan bu hastalıkların ortak noktası, vücuttaki çeşitli hücrelerin anormal ve kontrolsüz bir şekilde büyümesi ve çevrelerindeki yapıları istila etme (nüfuz etme ve ele geçirme) ve vücudun uzak bölgelerine yayılma potansiyeline sahip olmasıdır.
Son yıllarda kanserin genetik bir temeli olduğunu öğrendik – hücrenin genetik bilgisindeki çeşitli hatalarla bağlantılıdır. Doktorlar bunun genellikle kişinin vücudu yaşlandıkça, zararlı dış faktörlerin etkisi altında, uzun bir süre boyunca, savunma mekanizmalarımız “yorulduğunda” meydana geldiğini biliyor.
Daha sonra, kendiliğinden, bir hücrede bir dizi somatik DNA mutasyonu meydana gelir ve hücre bir kanser hücresine dönüşür. Bu nedenle doktor, kanseri hastanın ileri yaşlarında – altıncı veya yedinci on yıldan sonra – teşhis etmeyi bekler. Tıp ders kitaplarında kanserin genç insanlarda da tespit edilebileceği, ancak bunun çok nadiren olabileceği (vakaların %5-10’unda) ve bu durumda uzmanın germline (kalıtsal) mutasyonlar nedeniyle kansere kalıtsal bir yatkınlıktan şüphelenmesi gerektiği öğretilmektedir. Kanser gelişiminin bu temel prensipleri, dünya çapında sağlık sistemleri tarafından sunulan kitlesel tarama ve önleme tedbirlerinin temelini oluşturmaktadır ve ortak nokta, belirli ancak daha ileri bir yaşta (örneğin 50 yaşından sonra (kalıtsal formlar için bir istisna yapılır) başlanmasıdır.
Makalenin tamamına buradan Bulgarca olarak ulaşabilirsiniz.